30 Eylül 2007, Pazar sabahı nihayet birbirimizi gazlayarak Zongshen 200 GY-A ile ben ve Yamaha Ybr 125'i ile Yasin (sound) ile uzun zamandır gitmeyi istediğimiz göllere gitmeye karar verdik. Rotamızı da telefonda 5 dakikada planladık. . . Ankara yolundan Kestel, ordan Alaçam ve en son da Uludağ - göllere gitmeyi düşündük ve çok da düşünmeye fırsat bulamadan motorları hazırlayıp kendimizi yola attık.
Kısa arazi tecrübelerimden sonra 2000 metre üstünde benim çinlinin neler yapabileceğini görmeyi uzun zamandır sabırsızlıkla bekliyordum. 10.30-11.00 civarı yola çıktık ve çok kısa fotoğraf çekme ve ihtiyaç molaları dışında fazla durmadan 19.00 civarı eve dönebildik.
Kestel'e kadar klasik Ankara yolu ve psikopat minibüsçüler & kamyoncular stresini yaşadıktan sonra Kestel-Alaçam yolu gerçekten bizi rahatlattı. . .
Doğal olarak Alaçamdan sonra yollar yavaş yavaş bozulmaya başladı. Fakat bu daha hiçbirşeydi
Hava sıcak sanki. .
Yollarda şimdilik problem yok, tabii ki ufak tefek çakıllarla dolu.
Yasin şimdilik keyifli
Yollar tam benim çinliye göre!
Beygirler soluklansın, birazdan nefes nefese kalacaklar
Yollar iyice bozulmaya, yoldaki taşlar kayalaşmaya, tabiat güzelleşmeye, ybr de hafiften yırtınmaya başladı gibi???
Yasin'le Yıbır kavga etmişler, sakin ol Yasin, birazdan affettircek Yıbır kendini
Yasin, Yıbırcığını benim çinliyle aldatmaya başladı gibi.
Benim eleman şimdilik canavar gibi, ama birazdan da bana bir süpriz yapacak gibi?!
Hava serin, yollar bizlik, bulutların üstündeyiz, manzara süper, keyifler yerinde, daha ne isteyeyim. . .
Artık ormandan çıktık, alpin bölgede sayılırız. Daha tırmanışın yarısına gelmedik ama bizi çok ilginç bir süpriz bekliyor!
Bir anda fotoğraf çekerken arka tepecikteki ayı yada ona benzer yaratığı görünce(fotoğrafı zoomlarsanız sizde görebilirsiniz) aniden yanımızda Yusuf diye bir arkadaş belirdi ve beraber oldukça kısa tutmak istediğimiz bir muhabbete girdik.
Yasin: Onur olum o direğin yanındaki ne ya ayı mı köpek mi?
Onur: ******** harbiden ayı galiba!
Yasin: Köpeğe de benziyo sanki ama kulaklar yuvarlak, burun da basık??
Onur: Çok büyük olum bi tek kafası boynu gözüküyo ama hiçde köpek gibi durmuyo. Dur bi fotoğrafını çekeyim zumlayıp belki o zaman görünür.
Yasin: Naapsak ki ya yol da tam önünden geçiyo bişey yaparmı ki
Onur: Yakalarsa *****!
Yasin: Dönelim o zaman kesin yakalar, ***** bizi bu.
Onur: Evet evet hadi dönelim ya çok ters bakıyo bu.
Tırstık ve 5 dk. kadar geri döndük, daha sonra durup tekrar konuştuk ve bu kez göllere gidemezsek 1 sene daha beklemek zorunda kalacaktık. . Birbirimizi yine gaza getirdik, ayı efendiyle kanımızın son damlasına kadar boğuşmayı göze alarak göllere doğru yolumuza devam ettik:), neyseki bir daha görmek nasip olmadı. Bu arada yine Yusuf birdenbire yanımızdan kayboluverdi.
Alpin bölgede bir taraf uçurum bir taraf çıplak dağlar kayalar birden kendimi belgesellerde izlediğim(Himalayalar - Hindistan taraflarına gezi yapan motorcularda burdan geçerler genelde) Pakistan-Hindistan arasında paylaşılamayan Kashmir geçişinde hissettim. "Bir gün sende gideceksin koçum üzülme" diye kendimi teselli ettim
Manzara süper, mest olduk!
Yasin'in de Yıbırcığıyla arası düzeldi.
Yavaş yavaş geçtik yolları, fotoğraf çeke çeke, yolların keyfini çıkara çıkara. . Bu yollardan geçmeyen endurocu kroscu kendine endurocu demesin arkadaş:)
Nihayet uzun bir tırmanış sonrası Karagöl'e ulaştık.
Çölleşen gölü gördük, irkildik, içimiz acıdı. . Küresel ısınmaya bu kadar duyarsız bir toplum olarak belki de bunu hak ettik, doğaya yazık ettik . . .
Bu arada tabii ki deli gibi acıktık. Tam hazırladığımız nevaleleri almak için Yasin'in topcase ini açtık bir de ne görelim! Ayranı fantası böreği bisküvisi hepsi ayrı poşetlerde olmasına rağmen hepsi o kadar hoplamaya zıplamaya dayanamamış ve birbirine girmişler, aşure gibi olmuş bizim yemekler:) Acemi endurocular olarak güzel bir ders oldu bize. .
Neyseki Yasin'in annesinin yaptığı nefis böreklerden bir kaçını kurtarabildik. Kalan sıvılarla beraber mideye indirdik.(sıvı diyorum ayran yada fanta diyemiyorum hepsi birbirine girmişti çünkü
4-5 dakikalık bir tırmanıştan sonra Kilimli göle geliyoruz. Hemen arkasındaki tepeden sonra da Buzlu göl var.
Yasin Ybr siyle tepelerde harikalar yaratıyor!
E biraz da yürümek lazım, kayalara tırmanmak yada tırmanır gibi yapmak lazım. .Resimde görünen Kilimli göl.
Bu da buzlu göl. .(tabii ki bu da küresel ısınmadan nasibini almış buz muz kalmamış hiçbir yerde)
Bu arkadaş kim bilmiyorum
Birazda ben motorla hoplayıp zıplayım.
Çok hoplayıp zıplayınca tabi kısa bir vida sıkma operasyonu farz oldu
Saat 17.00 civarı dönüşe geçtik.
Çok sert virajlar var, bazı yerlerde tamamen kaya parçalarından oluşan yollardan geçmek zorunda kaldık. Çok çok dikkat etmek lazım.
Bu cennet gibi ortamdan Ankara yolu trafik çilesine girmek bize işkence geldi fakat harika bir gün geçirdik. Bana göre Bursa'da endurocunun nirvanasıdır Uludağ.
19.00 civarı Nilüfer civarındaki evlerimize ulaştık. Hem kendimizi hem motorlarımızı yorucu uzun ve zorlu bir gezide test etmiş olduk. Yükseklik farkından dolayı rölanti ayarında sapıtmalar oldu bir iki kez. Sağolsun benim çinli beni hiç üzmedi, yorulmadı, nefesi kesilmedi, benim gibi 130 + kiloluk bi adamı 1. vitestede olsa bayılmadan çıkarttı ya o bozuk yollarda yokuşları bu bana yeter:) Yasin'in Yıbır'da gayet iyiydi.
Rota yada geziyle ilgili sorularınız varsa sorun lütfen, aranızda daha önce buralara gitmemiş varsa sezon kapanmadan mutlaka gitmenizi öneriyorum. Şu an Uludağ'ın en güzel zamanı, bir kaç haftaya yağışlar ve soğuklar başlar, zaten yer yer çok bozuk olan yollar iyice bozulur gezi keyif alınamaz hale gelebilir.
Bir sonraki gezimizde görüşmek üzere
1 yorum:
Kesinlikle bu raporuda istiyorum sitede..
:)
hadi tembellik etmede, ekle ...
Yorum Gönder