Bayramın yaklaşması, abiminde izin almasını fırsat bilerek bende tatili birleştirdim ve abimle Karabük'e bağlı olan köyümüz Bulak ve civarında ufak çaplı cross-enduro gezileri yapmaya karar verdik.
Hava kötü olduğu için ve benim çinliyle 450 km. yol yapmaktan henüz tırstığım için benim motoru kamyonla köye gönderdik. Abimin yeni aldığı Zongshen de başına geleceklerden habersiz köydeki evimizin garajında yatıyordu.
Faaliyetimiz bahçede güzel bir rakı balık organizasyonuyla başladı.
O da ne??
Biz aylardır abimle çift motor - cross hayalleri kurmuşuz, bi baktık köyde bayram vakti bizim kapının önüne sanki göktaşı düşmüş! Yolu tamamen boru döşeme muhabbetine kapatmakla kalmamışlar, açılan yoldan çıkan toprağıda bizim evin önüne yığmışlar. Değil motorun geçmesi, insan bile toprak yığınlarının üstünden atlaya atlaya geçiyor.
Bizim eleman mahsur ve mahsun kaldı.
Çinlinin gözünden kapı önü:
Ama endurocu vazgeçmez:)Aldık küreği kazmayı başladık kendi patikamızı yapmaya!Çıkaracaz bi şekilde motoru başka yol yok!(bkz. tutmayın küçük enişteyi)
Maraba çalışıyor, patron Dağlar'a(yeğenim) bakma ayağına kaytarıyor.
Köyümüzün ihtiyar heyeti baş azası ve hafriyat işleri genel koordinatörü: Erdi bey
Çalışmak iyi geldi. Sanki biraz süzülmüşüm.
Patikamız hazır, nefesler tutuldu, büyük an geldi. Kurtarma operasyonu başlıyor.
Geri vites demek böyle durumlarda lazımmış!(sanki tır çeviriyoruz)
Motoru ordan kim çıkarcak diye 5-10 dakika abimle diplomatik temaslarda bulunduk ve ben daha çok patika yapımında emeğim geçtiği için biraz da çirkeflik yaparak bu ulvi görevi gaflet, dalalet, hatta hıyanet ile üstlendim.
Biraz dik yapmışız yolu, az kalsın lağım çukuruna doluyordum.
Neyseki 2 saat süren çalışmalar sonucu motoru garajdan kurtarabildik.
Bulak Mağarasına doğru kornalara basa basa kısa bir zafer turu attık.
Fantastik pozlar peşindeyim, Nasreddin hocanın reenkarnasyonuyum.
Osman amcam teftişe geldi.
Mağaradaki sepetçi klübesi.
Sepetçinin yeri, Bulak Mağarası civarı.
Abim ve süpersonik kaskı
Mağaradan sonra ormanın içlerine doğru bir gezi yapalım dedik. Harika yollardan geçtik. Doğal enduro-cross parkuru yapmış bizim ormancılar bilmeden.
Bu güzel manzaralara baka baka giderken büyük bir dal parçasından kaçmaya çalışan ben, yokuş aşağı doğru bir virajda yere kapaklanmak diye tabir ettiğimiz şekilde yerle bir oldum, yüz üstü yere yapıştım.
Koca motordan yere sadece "no fear" parçasının kopup tam önümdeki toprağa saplanması sizce tesadüf müdür?(Anladım ben onu)
Neyseki ufak tefek sıyrıklar ve motorun altında biraz ezilen bacaklarım dışında bişey yok. Allahtan bacaklar beşe on kalas gibi de bişey olmadı. Birde yere saplanan "no fear" lanetli parçacığı var.
Yok yok virajın eğimini yanlış vermiş ormancılar, yoksa yapışmazdım yere.
İlahi "No fear" mesajından sonra ormancıların bana ithafen karşı dağlara kayamtrak taşlarla "no pain no gain" yazmış olduklarını görünce bana olan komplonun büyüklüğünü bir kez daha anlamış oldum. Fakat yılmak yok!(tekrar bkz. tutmayın küçük enişteyi)
"Lost" misali, orman bizi çağırıyor.
Neyseki ağzım burnum halen yerli yerinde.
Bu yollarda motorla gezmek çok büyük bir keyif!
Düştükten bir 5 dakika sonra keskin bir yanık kokusu gelmeye başladı. Durduk bir baktık ki düştükten sonra egzoz tekere doğru kaymış biraz ve üzerine de benim gibi bir canavar oturunca egzoz yol alırken tekere sürtüyor. Bilimsel tekniklerle ( birimizin motoru tutması, diğerimizin Allah ne verdiyse yöntemiyle (A.N.V.) egzozu şaseye doğru tekmelemek suretiyle) problemi aştık.
No fear. .no fear. .no fear. . Nası bi mesaj bu bana Allahım sana geliyorum yarabbim!
Abim rammstein moduna girmiş.
Şimdi de içine egzorşist girmiş.
Dayım, kopan ilahi "no fear" parçacığını ayinle tekrar yerine taktı.
Yarınsı gün, eski vosvosçular olarak, vosvosçuların mekanı Uluyayla'ya gidelim dedik. Dedik ama gidemedik. Daha doğrusu gittik ama bulamadık!!
Uluyayla, Safranbolu-Bartın yolunda. Yollar, endurocuların "kaymak" olarak nitelendirdiği yollardan; bol virajlı ve ormanın içinden geçiyor genelde.
Terkedilmiş bir okul. .
Uluyayla girişinden sonra 10-15 dakika baya bir gittik. Bize düz gideceksiniz demişlerdi ama birsürü v şeklinde yola rastgeldik. Şansımız yaver gitmedi, kaybolduk. Benzinimiz de az kalınca tırsa tırsa, tırıs tırıs geri döndük.
İşte o an. .Kaybolduğumuzu anladığımız an:
2 yorum:
tek kelimeyle "harika" olmuş diyebilirim. yeni gezilerinizi bekliyoruz!!
Orda Olmak bu macerayı paylaşmak isterdim ama bende bu şans varken " no fear" la kalmazdınız sanırım :)))
Yorum Gönder